Bugün dağdan inmesi beklenen ve yıllarca “dağ kanunlarıyla” yaşamış bireylerin şehir hayatına, hukuk sistemine ve toplumsal kurallara ne ölçüde uyum sağlayabileceği ciddi bir soru işareti olarak durmaktadır.
Bu dönüşlerin plansız ve hazırlıksız gerçekleşmesi, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde büyük kırılmalara ve güvenlik açıklarına yol açabilir.
Yeni çeteleşmeler yeni mafyalar şimdiden hayırlı olsun diyecek cinsten bir plansız sözde barış!
Ayrıca üzerinde durulması gereken çok önemli bir husus daha vardır: Terör örgütleri yalnızca silahla değil, profesyonel bir ideolojik ve siyasal örgütlenme yöntemiyle mücadele yürütmektedir. Türkiye’de ne yazık ki yeterince görülmeyen veya görmekte zorlandığımız gerçeklerden biri de budur.
Özellikle HDP ve PKK, yıllar boyunca dış destekli, profesyonel kadrolarla ve stratejik hedeflerle hareket etmiş; toplumsal taban oluşturma, algı yönetimi ve siyasal güç kazanma konusunda son derece disiplinli bir yapı inşa etmiştir.
Bugün “barış” adı altında yapılan her açıklama ve girişim, bu örgüt tarafından bir zafer olarak sunulmakta; “Türk devletini yendik, kuruluş değerlerini değiştireceğiz” gibi söylemlerle tabanını motive etmektedir.
Bu söylemler artık sadece örgüt içi yayınlarda değil, alenen sokaklarda, sosyal medyada ve hatta siyasi zeminlerde dile getirilmektedir.
Bu durum barış sürecinin ruhunu zedelediği gibi, devletin meşruiyetini hedef alan tehlikeli bir algı operasyonuna dönüştü!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.