
Vedat Çakıroğlu
Libya ile anlaşma
Kimin emeği geçmişse kim akıl etmişse arkasında başka bir art niyet yok ise Libya ile yapılan “Deniz Yetki Alanlarının Kullanılması“ anlaşması son yıllarda ülkemizin çok nadir yapabildiği az olumlu işlerden biridir.
Anlaşma yaptığımız devlet tüm Libya’nın yüzde 6’sını ihtiva ediyormuş. ABD, Rusya, Frans, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Libya’daki diğer güçleri destekliyormuş. Fakat ülkemizin anlaşma yaptığı devlet Birleşmiş Milletlerin tanıdığı devlettir.
Belki bizim anlaşma yaptığımız devlet emperyalist devletlerce yıkılır yerine bir işbirlikçi yönetim kurulabilir, fakat halen dünyada meşru kabul edilen bir devletle yapılan anlaşma mutlaka anlamını bulacaktır.
Tabii anlaşmaları koruyabilmek ve uygulayabilmek de bir karar ve güç de gerektirir.
Aynı anlaşmayı İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs yapmış, hani rahmetli Demirel’in “gapanda gaçanmı “ söylemi gibi Akdenizin tüm yeraltı kaynaklarını üleşmeye karar vermişler. Tabiî ki bizde tedbirimizi alacaktık, aldık da…
Libya ile yapılan “Deniz Yetki Alanlarının Kullanılması “ anlaşması ülkemizin, Akdeniz’e tırnaklarının geçirilmesi anlamına gelir.
Libya tarihte yönetimsel anlamda çok el değiştiren bir ülke iken, 1550 de Osmanlı hakimiyetine girdi ve 360 yıl Osmanlının yönetiminde kaldı.
1912 de önceki görevi Osmanlının, Roma büyükelçiliği olan ve kumarbazlığı ile bilinen Sadrazam Hakkı Paşanın, sadaretinde İtalya, Libya’yı işgal edeceğini Osmanlı sadrazamına yazı ile bildirir, o sırada Osmanlı sadrazamı İtalyan büyükelçisinin evinde briç oynamakta idi.
Sadrazama bilgi notu ulaştırıldığında, notu hiç açmamış oyuna devam etmiş, bir gün sonra İtalya’nın Libya’yı işgal edeceği ancak öğrenilmişti ve tabii sadrazamın davranışı kuşkuları da akla getirmiş fakat 1 milyon 750 bin kilometrekarelik toprak göz göre göre işgal edilmişti.
Enver paşa, Gazi Mustafa Kemal paşa, Kuşçubaşılı Eşref gibi zamanın genç milliyetçi subayları, İtalyanlara karşı yüksek bir direniş göstermiş olsa da, Balkan savaşının başlamasıyla direniş yerel güçlere kalmış ve Ömer Muhtar önderliğinde 1939 yılına kadar sürmüştü.
İkinci dünya savaşında İtalyanların yenilmesiyle 1951 yılında Libya bağımsızlığına kavuştu.
Libya yönetimine gelen Muammer Kaddafi öğrenimini Türk ordusunda yapmış bir Türk sever insandı. Kıbrıs Barış Harekatımız da ABD uçaklarımıza lastik vermeyince, kendi uçaklarını havada tutarak lastiklerini ülkemize verecek kadar bize dost bir insandı. Fakat BOP süreci, milli ve antiemperyalist bir kişilik olan Kaddafi’nin bertaraf edilmesini gerektiriyordu ve maalesef zamanın BOP Eşbaşkanının da katkılarıyla bir Türk dostu katledilmişti.
Fakat insanlar ölür milletler kalır ve milletlerin birbiriyle ilişkisinde hayat devam eder.
Bu gün için asıl olan Türk devletini yönetenlerin Türk milletinin menfaatleri yönündeki çalışmalarıdır.
Yanlış gördüğümüzü eleştirmemiz kadar doğru olanın hakkını da teslim etmek objektifliğin gereğidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.