
Murat Taşdan
Meral Danış Beştaş’a Tavsiyemiz
Bölücü (PKK) terör örgütünün 5 gün önce fesih kararını açıklaması Şubat 2025 sonundan beri beklenen bir gelişmeydi ve oldu. “Oldu” dediğim elbette şimdilik söylem bazlı durumun bir ifadesidir. Şimdi süreç nasıl yürüyecek, gidişatta neler yaşanacak; emarelerini ülke ve bölge tecrübeleriyle zaman bize gösterecektir. Zamanın fakat açıkça gösterdiği, göstereceği bir işareti ise şimdiden vazıh kabul ederim. O şudur ki MHP liderinin tarihi çağrısı ile yüz yıl önce Cumhuriyeti kuran şuurun, aklı siyasette varlığının devam ettiği gerçeğidir. Evet, siyasi mankurtlar, hamaset avcıları ve kimi sığ kafalar, sürekli ezber yaparak, bina okumayla yerinde saydıkları için Sn. Devlet Bahçeli’nin ne derece menzil açıcı tarihi bir sorumluluk ifa ettiğini anlamamaktadırlar, bunun farkındayım. Bu tiplere söylenecek laf yoktur ve sadece zaman kaybıdır. Kale alınmayacak çıkışları dikkate almadan esas konuya odaklanmakta fayda vardır.
Dün, Meral Danış Beştaş, Habertürk TV’nin “Enine Boyuna” programının konuğu idi. DEM Parti Erzurum vekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Beştaş, gereğinden fazla, yani gereksiz konuşmalar ile programları boğan Hülya Hökenek ile gazeteci Nevzat Çiçek’in kimi sorularını cevapladı. Programı, anladığım kadarıyla Lider Bahçeli de takip etmiş. Bu takibi, İsmail Özdemir’in mesajından anladık. Beştaş’ın şahsında Kürtçü siyasetin elan ne düşündüğünü merak edenler, Habertürk YouTube platformundan konuşmasını seyredebilir. Beştaş ismini öne almamın sebebi, gündeme dönük bazı düşünceleriyle ilgilidir; çünkü söyledikleri her partisini hem de DTK’yi bağlamaktadır.
Beştaş (yani DEM Partililer) öncelikle Abdullah Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi gereğinden bahsediyor. Bu konuya neredeyse hepsi öncelik vermekte. Öcalan, Her DEM Partili ile Kürtçü siyasi figürlerin çoğu adına lider hüviyettir. Devamla PKK lideri olarak Öcalan’ın koşulları ne kadar iyileşirse sürecin enfekte edilme riskinin azalacağı kanaatindeler. Mealen “kardeşim Apo, silah bırak dedi, örgüt silah bıraktı” alın size “lay down arms”, işte yani… Beştaş’ın diğer önemsediği konu da belediye kayyım atamaları. Diyor ki halk seçti, devlet görevden aldı! Mardin, Batman ve Van illerindeki fiili durumun düzelmesi, kayyımla ilgili yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini önemsedikleri anlaşılıyor. Eyvallah, DEM Partili vekilin söylediklerini şaşkınlıkla dinlemedim; fakat daha ötesi var ki süreç hassasiyeti bunları ifade etmemize de mani olmasın.
Şöyle: bu “daha ötesi” yine tevil etmeden yahut vaz caymadan söyledikleri konular arasındadır. Leyla Zana ne dediyse Beştaş da bugün aynı noktadadır. Şu an yaşananların lehinde veya aleyhinde olalım; ama Kürtçü siyasetin ne istediğini de açıkça bilelim kıymetli okur. Kabul edelim ki Kürtçü siyaset, emel ve stratejisinde pek de oynaklık göstermemiştir. 2011 İstanbul 2. Bölge seçimlerinden hatırlarım: Bağımsız aday Sırrı Süreyya Önder’in seçim ofisi yahut parti üssü, kaldığım evin tam karşısındaydı. Müthiş organize olan Barış ve Demokrasi Partisi; çocuk, yaşlı, kadın, erkek dinlemeden çalışan Mardinli, Diyarbakırlı meskunların çok olduğu bölgede şu retorikle sokaklara çıkardı: dağda çarpışanlar(!), cezaevlerinde yatanlar ve (onlara göre) Kürt halkı adına şehitler(!). Hani bunlar için mücadele…
Beştaş’a geri döneyim ve devam edeyim. İlk konuları dil meselesi: Kürtçe… Kürtçe sorununun(!) çözülmediği hiçbir konuyu geçerli saymayacakları anlaşılıyor. Ardından Kürtlerin tanım ve tanımlanmasına dair “demokratik, yasal statü” dedikleri talepler göz kırpıyor. Yani Kürtçe resmi dil olmalıdır, en azından Türkçe ile birlikte bölgesel resmi dil olarak anayasal statü kazanmalıdır; meram ya da gaye bu. Dikkat edelim, PKK metninde geçen “Lozan” vurgusu ise ülkenin kurucu ulusal iradesinde Kürtlerin de bulunduğunun (Türkler tarafından) kabul edilmesidir. Anlaşılıyor ki onlar adına işin can alıcı yönüdür ve bunlardan (taleplerden) her n’olursa olsun (ister terör bitsin ister devam etsin) taviz vermeyiz motivasyonu ortadadır. O motivasyonu ve siyasi azmi gösteren Beştaş, şu örnekleri sıralıyor: okulda Kürt çocuğu anadili ile öğretim görmeyecek mi? Hastaneye giden Kürt kadını, doktordan Kürtçe tedavi alamayacak mı? Hatta Diyarbakır uçağında her dilden anons var da Kürtçe niye yok? Ezcümle geldikleri sadet: Devlet, PKK’yı bahane ediyordu, hay de şimdi örgüt de silah bırakıyor, şimdi n’apacaksınız?
Yapılacak olan bellidir. 85 milyonluk Cumhuriyeti, vatandaşlık hukukunda huzur ve refaha götürerek emin kılmak. PKK’nın beceremediği ve asla olmayacak olanı Sn. Meral Danış Beştaş umarım bir vadede anlar. Laz, Arnavut, Çerkez, Kürt, Arap ve sair hangi etnik temel olursa olsun Türk Devleti bu noktada kördür ve sadece ulus gerçeğini görür; çünkü devlet, o esaslar çerçevesinde temellenmiştir. İnsanın en temel hakkı anadil, kültürel, vicdani ve inanç temelli yaşam hürriyeti elbette tartışılmalı ve en iyi aranmalıdır; ama devleti bütün ve işlevsel kılan paradigmayı daha da güçlendirmek yerine etnik-bölgesel iddialar üreterek sızma harekâtı yapmaya izin verecek Lider Bahçeli başta, hiçbir isim müsaade etmez. Haliyle tasviyemiz şudur ki Sn. Beştaş ve partilileri, Öcalan’ın açıklamalarını iyi anlasın. Bu ülkede çoklu vatandaşlık teması, çok dilli kurumsal yapı ve otonom talepler başta Kürtlere zarar verecektir. Bunu artık Öcalan görüyorsa sizde görün Meral Danış Beştaş.
Aklımda olanları, hasbi temennimi yazıya geçiyor ve tekrar ediyorum; kan akmamalıdır. Türk Vatanının sahibi olanlar adına huzur ve kardeşliği istemeyen kimse sorun orda başlar. İster Türk ol ister Kürt ol; fark etmez! Hep ıskalanan, görmezden gelen neydi, yeri gelmişken onu da hatırlatmalıyım. Sn. Devlet Bahçeli, asli çağrısını önce bu millete yapmıştır: kendini hangi etnili soydan görürse görsün, çağrı bu millete olmuştur. PKK ve DEM Parti, varoluş sahasını etnik merkezde tahkim etmek istese de aklı selim kişiler, Türkiye’nin huzurunun güçlü devlet ve bir millet anlayışından geçtiğini hep biliyordu. Bunu “Ben Kürdüm” diyen de bilmektedir. Sn. Devlet Bahçeli zamanı, tarihi ve bölgeyi okumuş, sırası gelen sorumluluğu üstlenmesini de bilmiştir. Bu olgu, bir şekilde PKK saflarında bulunan ve şimdi gerçeği görenler adına, bir daha bulunamayacak fırsat sayılabilir. Abdullah Öcalan’a bu zaviyeden bakmak icap ediyor. Bugün Meral Danış Beştaş üzerinden Kürtçü siyasetin pozisyonun tekrar hatırlamış olduk; fakat aslolan bu ülkenin kurucu diğerleri üzerinden ulus-devlet kimliğinin inşasına devam etmektir. Devlet Beğ’in esas hedefi de budur. Terör bitip, Kürtçü siyaset misyonsuz bırakıldığında, başta Kürt kökenli Türk vatandaşları, bölge ve tüm toplum rahatlayacaktır ümidindeyiz. Bu rahatlamanın sağladığı saye ile sosyal birliktelik, beşerî hareket, ekonomik inkişaf ve güçlü Türkiye Ülküsü hayata geçtiğinde o, bu, şu demeden herkes huzurla yaşanan bir memleketi çocuklarımıza miras bırakır. Düşmanların istemediği ve ahmakların anlamadığı da budur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.