Meral Akşener ve arkadaşlarının MHP’den ayrılmasının temel gerekçesi, Bahçeli'nin, Haziran 2015 seçimlerinden sonra AK Parti ve Erdoğan'ı desteklemeye başlamasıydı. Bu politika nedeniyle, MHP'nin Kasım 2015 seçimlerinde, %4 oy kaybettiğini ifade ediyorlardı. Destek devam ettikçe, oylardaki erime de devam edecekti. Akşener, ülkücülerin ülkeyi yönetebilecek kapasitede olduğunu, Bahçeli'nin bunu hedeflemeyip, Erdoğan'ı desteklemesinin büyük hata olduğunu vurguluyordu.

 İyi Parti, katıldığı ilk seçim olan 2018 genel seçimlerinde %10 nispetinde oy aldı. Bu aslında çok büyük başarıydı. Daha önce MHP'den kopan BBP, karizmatik liderine rağmen, %1 civarında oy alabilmiş, Tuğrul Türkeş'in kurduğu ATP seçimlere dahi iştirak edememişti. Ama Akşener ve ekibi hedefi yüksek koyduğu ve beklentileri maksimize ettiği için, sonuçlar başarısızlık olarak değerlendirildi.

Neticede, tükendiği, %5 nispetinde oy alacağı iddia edilen MHP, %11 oy alarak İyi Parti’yi geçmişti. MHP'nin desteklediği Erdoğan, ilk turda cumhurbaşkanı seçilmiş, Akşener %7 civarında oy alarak ancak dördüncü olabilmişti. Parlamento seçimlerinde İyi Parti'ye oy veren üç seçmenden biri, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Akşener'e oy vermemişti. Bu yönelim, Akşener'in şahsına ya da liderliğine duyulan tepkiden kaynaklanmıyordu. Vatandaş, başkanlık seçimlerinde, kazanma ihtimali olan adayların etrafında bütünleşme eğilimi gösterir.

Akşener, farkında olmasa da iddialı bir aday değildi. Sebep her ne olursa olsun, liderin partisinden düşük oy alması başarısızlıktır. Seçimden sonra, listelerde yer bulamayan ya da listelere girse de kazanamayan, ağırlıkla merkez solcu ve Millî Görüşçü isimlerin çoğu partiyi terk etti. İyi Parti, parti içinde güçlü olan ülkücü ve daha zayıf olan merkez sağ kanatlarla yoluna devam etti.

Genel seçimlerden bir yıl sonra yapılan yerel seçimlerde, İyi Parti, CHP ile ittifak yaptı. Sonuçlar İyi Parti açısından başarısız, CHP ve İyi Partili kadrolar açısından başarılıydı. İyi Parti başarısızdı çünkü bırakın büyükşehir, bir tane bile şehir belediyesi kazanamadı. En büyüğü Nazilli olan çok az sayıda ilçe belediyesi kazanabildi. CHP'nin desteklediği İyi Partili adayların yarıştığı Kocaeli, Gaziantep, Sakarya, Balıkesir, Manisa, Denizli ve Samsun gibi büyükşehirler kaybedildi. Bazı uzmanlar bu yenilgiyi, İyi Parti'nin HDP’ye karşı sert tavır almasına bağlarlar. HDP'nin destek verdiği CHP, 11 büyükşehri kazanırken İyi Parti sıfır çekmişti.

Bu eleştiri haksızdır. Çünkü İyi Parti, HDP’ye mesafe koymasaydı, milliyetçi seçmeninin önemli kısmını kaybederdi. Bu kayıp sadece iş birliği yapılan şehirlerle sınırlı kalmaz, ülke çapında olurdu. Sadece yerel seçimde ve az sayıdaki büyükşehirden gelecek HDP oyu için, İyi Partili seçmenleri kaybetmek akıllıca olmazdı. Sonuçlar on bir büyükşehir belediyesi kazanan CHP açısından çok başarılıydı. Çok sayıda büyük ilçenin yönetimi de CHP’ye geçti.

İyi Partili kadrolar kazançlı çıktılar çünkü bir kısmı belediye meclis üyesi oldu, bir kısmı belediyelerde yahut BİT'ler de yönetici oldu. Bir kısmı da ihale alarak zengin oldu. Bu kadrolar için artık öncelik İyi Parti değil, CHP'yle olan beraberlikti. Bu kadrolar 2024 yerel seçimlerinde de CHP’yle iş birliği yapmak için ellerinden geleni yaptılar, başarılı olamayınca partiyi terk ettiler.

Yerel seçimden sonra, ilk anda her ne kadar bitti dense de ittifak bitmedi, tam tersine genişleyerek, Altılı Masaya dönüştü. Zaten belediye meclislerinde ve yönetimlerinde CHP ve İyi Parti koalisyon hâlindeydi. CHP ile bir kerelik yerel seçim ittifakı başka bir şeydi, seçimden sonra müşterek yönetim yani koalisyon hedefleyen bir birliktelik başka.

İyi Partililerin bu açıdan Türk siyasi tarihini iyi irdelemediğini düşünüyorum. CHP ya da türevleriyle iş birliği yapan hatta yakınlaşan hiçbir sağ parti iflah olmadı. Seçmenden oy alamadığı gibi, hızla eridi. Bunun ilk örneği DP'nin önde gelen siyasetçilerinin kurduğu Hürriyet Partisi’dir. CHP ile yakınlaşan ve müşterek cephe kuran HP, 1957 seçimlerinde sadece %3 oy alabildi.

HP, kendini feshederek CHP'ye katıldı. 1962 yılında CHP'yle koalisyon kuran YTP ve CKMP, 1965 seçimlerinde eridi. İki partinin toplam %28 olan oy oranı %6'ya düştü. 1973 yılında CHP ile koalisyon kuran MSP, Kıbrıs zaferine rağmen, aldığı oyların %30'dan fazlasını kaybetti. 1973 yılında, yaklaşık %12 olan oy oranı %8'e düştü. 1991 senesinde SHP ile hükûmet kuran DYP, 2002 senesinde DSP ile koalisyon ortağı olan ANAP ve MHP, büyük oy kaybettiler. Bu örnekler çoğaltılabilir ama aksi bir terk misal gösterilemez. Sağ seçmen, sağ partilerin sol partilerle iş birliği yapmasını tasvip etmiyor. İktidardaki sağ partiye ya da partilere karşı muhalefet yaparak başarılı olan sağ partiler var.

(1965 senesinde AP, 1991'de DYP, 1995 yılında RP ve 2002'de AK Parti gibi) Bu partilerin ortak özelliği, ekonomi, büyüme, yatırım ve hizmet merkezli muhalefet yaparak, umut hâline gelmeleriydi. Hiçbiri muhalefetteki sol partilerle iş birliği yaparak iktidara gelmedi. Oysa İyi Parti, hem CHP ile ittifak kurdu hem de parlamenter sisteme dönüşü ve CHP liderini umut olarak sunan bir muhalefet yaptı. Seçimlerde İyi Parti'nin yapacağız dediği somut bir eser hatırlıyor musunuz? Bir tarafta her gün açılış yapan, tamamladığı eserleri sayan AK Parti, diğer tarafta CHP ile hareket eden İyi Parti. Sizce sağ seçmen kime oy verir

 Meral Hanım önce Kılıçdaroğlu'na baş kaldırdı, masayı çok ağır eleştirilerle terk etti. Hatta daha da ileriye giderek, iki CHP belediye başkanını İyi Parti'nin cumhurbaşkanı adayı olmaya davet etti. Sonra masaya dönerek Kılıçdaroğlu'nu umut olarak sundu. Bu yaklaşım inandırıcı olabilir mi?