Yerel seçimler Ak Parti açısından hayati derecede önemli. Ak Parti son iki genel seçimde arka arkaya %7 yani toplamda %14 oy kaybetti. Ak Partinin bu trendi kesmesi zaruri. Ak Parti geçen yerel seçimlerde bir önceki seçimlerle benzer oranda oy aldı. Fakat İstanbul, Ankara, Antalya gibi büyük şehirleri CHP’ye, çok sayıda Anadolu kentini MHP’ye kaybetti. Sadece Ağrı ve Şırnak HDP’ den Ak Partiye geçti. Bu seçimlerde de oy oranı düşmeye devam eder ve öncekilerin yanında Bursa, Balıkesir, Denizli gibi geçen dönem kıl payı kazanılan yerler kaybedilirse Ak Partide büyük hayal kırıklığı yaşanır. Hele cumhur ittifakı partilerinin oy oranı %50’nin altına düşerse muhalefet erken seçimi gündeme getirir. Dolayısıyla Ak Parti oylarını en azından muhafaza etmeli, belediye kaybetmemeli. Sadece Ak Parti değil cumhur ittifakı partileri de oylarını muhafaza etmeli. Eğer Ak Parti İstanbul ve Ankara’yı ya da bu iki kentten birini kazanırsa ve oylarını arttırırsa zaferini ilan eder. 

 Ak Parti geçen yerel seçimlere arka arkaya hatalar yaparak girdi. Öncelikle şahsi oyları olan ve sevilen Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve Recep Altepe gibi güçlü isimlerin seçime kısa süre kala istifa ettirilmesi çok büyük bir yanlıştı. İstifa ettirilen başkanların gururu kırıldı. Bu durumu hiç kimseye izah edemediler. Başkanların bir kısmı partinin aleyhine çalıştı, bir kısmı sahaya inmedi bir kısmı ise hiçbir şey olmamış gibi partiye çalıştı. Ama partiye çalışanların çevrelerinde partiye küsen, oy vermeyen gruplar oldu. İstifa ettirilenlerin yerine getirilen belediye başkanlarının çoğunun aday gösterilmemesi başka bir garabetti. Olması gereken, kim aday gösterilecekse onun belediye başkanı yapılmasıydı. Başkan çok çalışmalı, etkileyici bir performans göstererek seçimleri kazanmalıydı. Ankara ve İzmir gibi hemşerilik kavramlarının önemli olduğu şehirlere, hemşeri olmayan isimlerin aday yapılması bir başka handikaptı. Ankara’da seçimleri Turgut Altınok’ta, Mustafa Tuna’da, Veysel Tiryaki’de kazanırdı. Bu isimlerin üçü de liyakatliydi. Bursalılar İnegöllüleri, İnegöllüler Bursalıları tutmazken, İnegöl Belediye Başkanının Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yapılması yüzünden seçimler kıl payı farkla kazanılabildi. Oysa Ak Partinin elinde Mustafa Dündar gibi çok başarılı, sevilen bir isim vardı. Dündar, Bursa’nın en büyük ilçesinin başkanıydı. İstanbul’da onlarca hata yapıldı. Bunlardan birkaç tanesi yapılmasa seçim kazanılırdı. İstanbul’daki ilçe belediye başkan adaylarının çoğu liyakatliydi fakat bir kısmı kazanacak aday değildi, bir kısmıysa maksimum oyu alabilecek aday değildi. Mesela Ergün Turan uzun yıllar belediyecilik yaptı sonra TOKİ’yi yönetti. Ergün bey, Bahçelievler ve Güngören hattında siyaset yapmıştı. Oralarda çok seviliyordu. Fatih’te bir karşılığı yoktu.  Mustafa Demir Fatih adayı olsaydı otuz bin oy fazla alırdı ve seçim ikinci tura kalmazdı. Zeytinburnu’nun çok sevilen ve başarılı belediye başkanı Murat Aydın Beykoz’dan aday yapıldı. Zeytinburnu adayı ise Zeytinburnu’nda hiç kimsenin tanımadığı Trabzonlu Ömer Arısoy oldu. Aydın Giresunluydu, Zeytinburnu’nda Giresunlular kalabalıktı ve hemşeri motivasyonlu oy kullanıyorlardı. CHP, eski belediye başkanı Giresunlu Adil Emecan’ı aday gösterince Ak Parti Zeytinburnu’nu çok az oy farkıyla kazanabildi. Beykoz’da da Trabzon ve Rize kökenli vatandaşlar çoğunlukta. Aydın’da kazandı ama hem memleketi nedeniyle hem de Beykozlu olmadığından, Ak Partinin potansiyelinin epey altında kaldı. Bugün anketlerde Aydın’ında Arısoy’unda Turan’ında beğenilirlik oranları hayli yüksek çıkıyor. Bunlar liyakatli adaylardı ama en çok oyu alabilecek adaylar değillerdi. Ak Parti, ‘’Kimi aday göstersek kazanır.’’, ‘’Her halükarda zaten kazanıyoruz, biraz daha az oy alsak sorun olmaz.’’ yaklaşımıyla, sahanın gerçekliğiyle örtüşmeyen adaylar gösterdi ve bu nedenle potansiyelini gerçekleştiremedi.  Erdoğan’dan sonrasının dizaynı ile ilgili adımlar atıldı ama vatandaş bununda önünü kesti. Oysa Erdoğan aday gösterirken kılı kırk yarmasıyla, adayları çok sorgulamasıyla bilinir. Demek ki herkes hata yapabiliyor, yanlış yönlendirilebiliyor. Bu seçimde, benzer hatalar yapılmayacak gibi gözüküyor. Erdoğan sürecin bizzat başında. Erdoğan’dan sonrasını dizayn etmeye çalışan kadrolar tasfiye edilmiş durumda. Tayyip beyin zaferlerine bir yenisini eklemek için yıpranmamış adaylar bulması lazım. Bir süre önce, ‘’Bize Ömerler lazım.’’ demişti. Tayyip Bey, Ömerleri Ak Parti bünyesinden bulup çıkarmalı ve aday yapmalı. İthal Ömerler teşkilatlar tarafından yadırganabilir.

İyi Partinin, Saadetin, Zafer Partisinin ve millet ittifakı bünyesindeki küçük partilerin aday göstermesi Ak Partinin en büyük avantajı. Bu adaylar, ittifaklar arası oy geçişleri çok düşük olduğundan, oylarının büyük kısmını CHP’den alacaklar. Hele Dem Parti güçlü adaylar gösterirse Ak Partinin işi daha da kolaylaşır. Bununla beraber bu partilerin gösterdikleri adayların, partilerin genel seçimlerde aldığı kadar oy alacağını varsaymak Ak Partiyi yanlışa götürür. Yerel seçimlerde vatandaş kazanacak adaylara yönelir. Vatandaş başkandan memnunsa parti ikinci planda kalır. Bu genel kabul görmüş ilkeler hep akıllarda olmalı. 2014 yerel seçimlerinde HDP’ nin İBB adayı o camiada ve aşırı sol kesimlerde çok sevilen Sırrı Önder’di. Buna rağmen HDP’nin %13 dolayında olan oyu %4’e düştü. Oyların %7’si Sarıgül’e, %2’si Topbaş’a gitti. Yani çok aday çıkması Ak Partinin lehinedir ama seçimin kesinlikle kazanılacağı anlamına gelmez. İstanbul’un kazanılması için Yeniden Refah Partisinin aday çıkarmamasının sağlanması mühimdir. Zira YRP’ nin %3-4 nispetinde oyu var. YRP, ideolojik bir parti olduğundan, aday gösterirse bu oylarının ekseriyetine hakim olur.

Ak Parti ile MHP’nin Yargı Paketi başlığı altında bir infaz düzenlemesi hazırlığı yaptığı söyleniyor. Bu düzenleme iyi hazırlanırsa oy getirir. Yasada boşluklar ve eksiklikler olursa oy kaybettirir. Öncelikle terör olaylarına karışanlar, kadın ve çocuk katilleriyle, tecavüzcüler kapsam dışı olmalı. Suç affedilmemeli. Suçlu cezasını denetimli serbestlik çerçevesinde çekmeli. Denetimli serbestlik süresi zarfında herhangi bir suça karışanlar, hem önceki cezalarını hem de yeni işledikleri suçun cezasını kapalı cezaevinde çekmeliler. Hepsinden mühimi yasa olabilecek en geniş mutabakat sağlanarak çıkarılmalı ki muhalefet konuyu gündem yapamasın.