Bakü’de düzenlenen Türk Devletleri Ekonomi Forumunda, Kazakistan ve Azerbaycan tarafından geliştirilen ‘’MADE İN TURAN’’ markasının tanıtımı yapıldı. Konunun temmuz ayında düzenlenecek TDT Devlet Başkanları zirvesinde gündeme getirileceği ifade edildi. Türk Keneşinin 2021 yılındaki zirvede Türk Devletler Teşkilatına dönüşmesi çok önemli bir gelişme olduğundan Türk Dünyasının her tarafında dalgalanmalara neden olmuştu. O günden bugüne TDT kurumsallaştı ve kapsama alanı genişledi. Bununla birlikte Türk ülkeleri arasındaki ilişkileri geliştirecek ve entegrasyonunu hızlandıracak hiçbir kritik adım atılmadı. TDT’nin kurulması önemlidir ama bu kurum uzun süre atıl kalırsa faydadan çok zararı olur. Ümitler kırılır. Türk birliğine olan inanç zayıflar.

Türkiye, SSCB yıkıldıktan sonra, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurulmasına liderlik etti. ABD, Rusya ve AB tarafından da desteklenen bu organizasyon başarılı olamadı. Başbakanlığı esnasında Erbakan’ın öncülüğünde vücut bulan ve iddialı bir proje olan D-8 ise hiçbir varlık gösteremedi. Nazarbayev’in önce fikir olarak ortaya attığı, uzun yıllar bıkmadan usanmadan gündeme getirdiği ve gönlünü verdiği Orta Asya Devletler Birliği de bugün itibariyle adı var kendi yok kurumlardandır. Dünya ölçeğinde bunlara benzer, başarısız olmuş elli tane devletler üstü organizasyon sayılabilir.

Türk Devletler Teşkilatını, yukarıda saydığımız kurumlara benzetmek haksızlık olur. TDT neredeyse otuz yıl süren bir hazırlık devresinden sonra kuruldu ve yapılandırıldı. Teşkilatın bünyesinde sürekli toplanan ve sayıları her sene artan çok sayıda komite var. Hepsinden önemlisi TDT bir millete dayanıyor, doğru adımlar atılırsa dünyadaki en etkili uluslararası kurumlardan biri haline gelmesi mukadder.

Türk ülkelerinde üretilen ürünlerin üzerine ‘’MADE İN TURAN’’ ifadesinin yazılması fikri çok değerli. ‘’Turan’’ hukuki bir yapılanma yani bir devlet ya da devletler üstü bir kurum (AB gibi) olmadığından bu markanın uluslararası geçerliliği olamaz. Bu boşluk bile konunun tüm boyutlarıyla düşünülmediğini ve alelacele gündeme getirildiğini gösteriyor. Marka da ‘’MADE İN TURKEY-TURAN’’ yani ‘’Turan ülkesi Türkiye’de üretilmiştir’’ ifadesi kullanılırsa ve ülke isimleri de yer alırsa bu handikap aşılmış olur.

Bununla birlikte sadece ürünlerin üzerine bu ifadeyi yazmak Türk ülkeleri arasındaki ticaret hacmini artırmaz, ekonomik entegrasyonu başlatmaz. Türk ülkeleri birbirlerine gümrük vergisi muafiyeti uyguluyorlar mı? Maalesef hayır. Birbirlerine ekstra yatırım teşviki uyguluyorlar mı? Yani Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen bir Kazak’ın mesela bir Vietnamlıdan farkı var mı? Yok. Bilakis Türkiye AB ile, Kazakistan ve Kırgızistan ise Rusya’yla gümrük birliği tesis etmiş durumda. Yani Türk ülkeleri bırakın birbirlerine avantaj sağlamayı başka ülkelere avantaj sağlıyorlar. Vaziyet buyken ‘’MADE İN TURAN’’ ifadesinin ne etkisi olacak?

Oysa AB; Gürcistan, Moldovya, Ukrayna ve Ermenistan’a çok önemli gümrük avantajları tanıdı. Yani Türkiye, Türk ülkeleriyle gümrük birliği oluştursa buna AB’nin itirazı olmaz. Bilakis bu AB’nin takip ettiği siyasete uyumlu. Türk cumhuriyetlerinin Rusya ile imzaladığı anlaşmada bir sınırlama yok. Zira Ermenistan hem Rusya ile aynı gümrük birliğinde hem de AB ile anlaşması var. Türk ürünleri Turan coğrafyasının her tarafına gümrüksüz aynı ülke gibi giderse MADE İN TURAN’’ etkili olur. Türk Gümrük Birliği kurulursa Türk cumhuriyetleri yarım milyarlık Avrupa pazarına direk, hiç vergi ödemeden erişebilecekler. TDT devlet adamları zirvesinde bu konu marka konusuyla birlikte ele alınmalı ve gümrük birliği süreci başlatılmalı.

2018 yılında kıyıdaş ülkeler Hazar’ın statüsü konusunda anlaştılar. 2019 yılında Türkmenistan ve Azerbaycan, ihtilaflı petrol ve doğalgaz sahalarını birlikte işletmeye karar verdiler. Son on yılda Orta Asya’da arka arkaya zengin doğalgaz rezervleri tespit edildi. Bu gelişmeler Hazarın altından Bakü’ye bağlanacak petrol ve doğalgaz nakil hatları projesini güçlendirdi. 2018 yılından itibaren düzenlenen Türk Keneşi ve TDT toplantılarının tamamında bu projeler ele alındı ve destek kararı açıklandı. İlaveten ABD ve AB, Hazar geçişli nakil hatlarını destekliyorlar zira Avrupa’nın enerji açığı var. Finansman sorunu yok. Fakat tam altı yıldır hiçbir gelişmede yok. Oysa BTC, TANAP, TAP ve diğer nakil hatları nasıl Türkiye ile Azerbaycan’ın ekonomik entegrasyonunu sağladıysa bu hatlar da Türk ülkelerini ekonomik olarak bütünleştirecek.

Kazakistan ve Türkmenistan geçen hafta Afganistan’ın Herat kentini enerji üssü yapacaklarını ve bu üs vasıtasıyla Afganistan, Pakistan hatta uzun vadede Hindistan’a doğalgaz satacaklarını açıkladılar. Bu olursa Hazar geçişli nakil hatları gündemden düşer. Biz bu filmi daha önce de seyrettik. Türk ülkeleri 1990’larda ve 2000’lerin başında da Hazar geçişli hatları sürekli gündeme getirdiler ama hiçbir gelişme olmayınca (O yıllarda Hazar’ın statüsü konusunda anlaşılamadığından projenin hayata geçirilmesi olanaksızdı.) Çin’le anlaştılar. Çin bugün üç enerji üreticisi Orta Asya ülkesinin açık ara en büyük müşterisi. Hızlı hareket edilmezse kaybımız telafi edilmeyecek kadar büyük olur.

Pasaportsuz seyahat konusu da TDT’nin gündem maddelerinden biri. Sürekli konuşuluyor ama gerçekleşmiyor. Bırakın pasaportsuz seyahati, seyahat vizeleri dahi tamamen kaldırılabilmiş değil. Her zirvede genişleme konusu ele alınır ama Orta Asya’nın merkezindeki Tacikistan’ın, geniş Orta Asya’nın kuzeydoğu ucu olarak kabul edilen Bayan Ülge’nin bağlı olduğu Moğalistan’ın, Türkiye ve Azerbaycan’la ekonomik olarak bütünleşen Gürcistan’ın ve Avrupa’daki serhatlarımız Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Kosova’nın TDT’ ye katılmasıyla ilgili atılmış somut bir adım yok. Başlangıçta sadece danışma işlevi olsa da seçimle iş başına gelecek olan Türk Dünyası Parlamentosunun kurulması da gündeme alınmalıdır.

TDT’nin kurulması muhteşem bir hamleydi. TDT’ ye Macaristan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın katılması bu hamleyi daha da etkili kıldı. Birbiri ardına atılan cesur adımlarla Azerbaycan ve Türkiye bütünleşti, Orta Asya ülkeleri kendi aralarında ekonomik entegrasyonu sağladılar. Bugün Türk ülkelerinin aralarındaki ilişkiler hiç olmadığı kadar iyi. Gelinen nokta için hükümetlerimizi tebrik ediyoruz. Fakat durmak yok, yola devam. Duran düşer.