Araplar, Basra Körfezi’nden Cebelitarık’a ve Adriyatik kıyılarına, Halep’ten Umman Körfezi’ne, İskenderiye’den Tanzanya’ya ve Trablus’tan Nijer sınırına kadar olan, 14 milyon kilometre karelik geniş coğrafyada, 22 devletin vatandaşı olarak yaşıyorlar. Arap devletlerinin toplam nüfusu 430 milyon civarında. Bu nüfusun yaklaşık 20 milyonu yabancı işçi, 30 milyonu Hristiyan, 50 milyonu Şii, 20 milyonu Selefi Vehhabi ve 310 milyonu Sünni. Sünniler içinde Şafiler en kalabalık mezhep. Şafilere yakın miktarda Maliki var.

Hanifiler, Irak ve Suriye’de yoğunlar. Şiilerin yaklaşık %70’i Caferi, %25’i Zeydi ve %5’i Nusayri. Hristiyanların %30’u Arap. %70’i başta Kıptiler olmak üzere Süryaniler, Aramiler, Keldaniler ve Nasturiler gibi Arap olmayan halklardan oluşuyor. Arap memleketlerinin tamamında Müslümanlar çoğunlukta. (1975 yılına kadar, Lübnan’da Hristiyanlar çoğunluktu.) Yirmi iki devletten sadece üçünde (Irak, Lübnan ve Bahreyn) Şii Caferiler, birinde Harici İbadiler (Umman) çoğunlukta. Yemen’de Sünniler, Şii Zeydilerden biraz daha kalabalık. (İki grup ta kendilerinin çoğunlukta olduğunu iddia ediyor.) Diğer on sekiz ülkede Sünniler mutlak çoğunluğu oluşturuyor. Bunlardan Suudi Arabistan’da Vehhabi ve Şii, Kuveyt ve BAE’de Şii, Suriye’de Nusayri azınlıklar kayda değer oranlarda. Öteki on beş memlekette, Müslümanların baskın çoğunluğu Sünni. Umman’da ise hem Sünni hem de Şii azınlık var. Şii çoğunluklu üç memlekette yüksek oranlarda Sünni azınlık var. Özellikle Mısır, Suriye, Lübnan ve Filistin’de kayda değer sayıda Hristiyan yaşıyor.  

       Arap ülkelerini, Afrika’da ve Asya’da olanlar diye ikiye ayırırsak, Afrika’daki Arapların nerdeyse tamamı Sünni’dir. (Maliki ve Şafii) Cezayir’le, Tunus’ta çok az sayıda Harici vardır. Nerdeyse Şii yoktur. Asya’daki Arap ülkelerinin Ürdün dışında tamamında nüfus heterojendir. Hepsinde Sünniler ve Şiiler olduğu gibi, bazı ülkelerde İbadi, Vehhabi, Nusayri, Dürzi, Yezidi gruplar yaşamaktadır. Afrika’da Fas, Cezayir, Tunus ve Libya’da az sayıda Berberi Müslüman varken, diğer ülkelerde Müslüman ahalinin nerdeyse tamamı Arap’tır. Asya’daki Arap ülkelerindeyse, yüksek oranlarda Türk (Suriye, Irak), Kürt (Suriye, Irak), Çerkez (Ürdün), Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Filipin kökenli (Körfez Ülkeleri) azınlıklar var. Arap memleketlerinde nüfus hızla artıyor dolayısıyla gençlerin oranı yüksek. Arapların nüfus azalması ya da yaşlanması gibi problemleri yok. Körfez dışındaki ülkelerde, en büyük problem işsizlik oranının son derece yüksek olması. Dolayısıyla halkın ekseriyeti fakir. Körfez emirliklerindeyse, yirmi milyonun üzerinde yabancı çalışan var. Katar ile BAE’de Arap olmayanlar çoğunlukta. İlaveten yabancıların sayıları da oranları da sürekli artıyor. Suudi Arabistan gibi en kalabalık Arap ülkelerinden birinde dahi halkın %30’dan fazlası yabancı.

       Araplar, 1400 yıla yakın süredir aynı dili konuşuyor, aynı alfabeyi kullanıyorlar. Kültürleri müşterek. Mısırlı şarkıcılar, tüm Araplarca dinleniyor, Lübnanlı yazarları, Faslılar da Ummanlılar da okuduğunda rahatlıkla anlıyor. Coğrafi bütünlükleri var. Cebelitarık’tan Basra Körfezi’ne kadar olan geniş toprakların üzerinde sadece Arap devletleri var. Arapların, Hz. Ömer’den beri çoğunluğu, Emevilerden beri nerdeyse tamamı, kısa süreli ara dönemler dışında, 20. yüzyıla kadar aynı devletlerin vatandaşı olarak yaşamışlar.

Saydığımız avantajlarına rağmen Arap âleminin hâli ortada. Yani aynı milletten olmak, aynı dili konuşmak, müşterek değerleri paylaşmak, aynı dine inanmak, ortak vatanı paylaşmak, otomatik olarak iyi ilişkilere sahip olmaya yol açmıyor. Demek ki özen gösterilmez, dikkat edilmezse onca avantaja rağmen paramparça olunması mukadder. Türk devletlerinin vatandaşlarının, Türk kimliğini üst kimlik olarak kabul etmeleri ve Türk milletine mensubiyet şuurunu hem aydınların hem de halkın benimsemesi çok önemli. Hem devletler hem de halklar arasında kardeşlik hukuku tesis edilmeli. 

      Yazı dizimizin Giriş bölümü 10 Nisan Çarşamba günü yayınlandı. https://www.habererk.com/turk-dunyasi-dersleri-giris-bolumu linkinden ulaşabilirsiniz. Araplarla ilgili bölümün ikinci kısmına yarın devam edeceğiz.