Ulus gerçeği Türklüktür

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) 25-26 Mayıs 2025 tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlediği “Demokratik Yerel Yönetimler Ara Dönem Toplantısı”na ilişkin bildirgesini (dün) yayımladı. Bu toplantının kararları açıklamadan bir gün önce Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Lider Devlet Bahçeli ile görüşmüştü. İhtimal ki görüşmenin ardından, sürece bağlı hâlde bildirgeyi kamuoyuna açıkladılar.

Sırrı Süreyya Önder’i yâd eden sonuç bildirgesinin giriş paragrafı, mahiyeti itibarıyla (merkezi yönetimi) tenkite dönük bir girizgahla başlamış. Yani Ak Parti eleştiriliyor. Örneğin metinde geçen “… rehin tutulan(!) seçilmişlerimiz olmak üzere zindanlarda tutsak edilen arkadaşlarımız şahsında barış ve özgürlük mücadelesi yürüten tüm yoldaşlarımızı selamlıyoruz” cümlesi, bu tenkitin tipik iletisidir. Ardından pek tabii “kayyım” atamalarına konuyu getirmişler. Jargon, yani dağarcıklarındaki özel, vurgulu tümce ise “rehin tutulan seçilmişlerimiz” tamlamasıdır. Tamlayan da tamlanan da DEM Partili ve Selahattin Demirtaş gibi Kürtçü siyasilerinin mağduriyet bahsidir. Böyle olsa da ikinci ara başlık, şu iradeyi manifesto ediyor: Halkın İradesini Her Şart Altında Savunmaya Devam Edeceğiz!” Anladığım, hani her n’olursa olsun, direnmekten taviz yok, pekiyi...

Bildiriyi okuduğumda nazarımı celbeden hususları şöyle notlar ile tevil ettim, müsaadenizle özetleyim:

1) 31 Mart 2024 seçimlerinde belediyeler kazandık (78 il, ilçe ve belde belediyesi); ama elimizden (kayyım ile) aldınız. Sandıktan çıkan tecelliye ve temsiliyete saygı gösterilmedi; (devlet gücünü kullanan) iktidar, belediyeleri gasp etti, seçilmişlerimizi de tutsak… Bundan cesaret alan iktidar, (ülkenin Batı’sında bulunan kamuoyunun duyarsızlığıyla) İstanbul’a da göz dikti. (CHP’lileri sürece motive etmek için boşa çıkmaz bir taktik).

2) Eş başkanlık onlar (DEM Parti) için önemli. “Tekçiliğe (yazar notu: monizme) dayanan her sistem, doğası gereği erkek egemenlikçidir” tümcesini aynen alıntıladım. DEM Parti, radikal demokrasi anlayışını savunduğunu iddia etmekte. Demokratik yönetim kültürünü oluşturmanın kadın-erkek, yönetim kademelerinde eşit şekilde yer almasıyla sağlanacağını bildiriye geçmişler. (İtiraf etmeli, sol ortalama, şu sağ-muhafazakâr kafadan bu işlerde öndedir).

3) Bildirinin 3. başlığı okunursa şöyle bir sıfatlama gözünüze ilişir: “Toplumcu Belediyecilik”, diğer ifadesi ile belediye sosyalizmi... Bundan ne mana edinildiği bildiride (oldukça) açıklanmış. Zahirde “ekolojik politika ve kadın özgürlükçü anlayış” gibi dertleri var. Yani çevreye duyarlı enerji emisyonu ve kadını her safhada pozitif addeden katılımcı kültür. Yeri göğü betona gömdüğümüz ülkede doğru sözler. Devamında “anadil” temelli eğitim konusunu işler kılmayı bildiride hem derc hem derk etmişler (dil meselesine hassas olduklarını biliyoruz). Mahalle meclisleri, mahalle komiteleri gibi kurum yahut oluşumların yerel kararlarda (misal bütçe planlaması gibi) söz sahibi olmasını kayda geçmişler.

4) Bu numarada başlığa çektiğim konu, esasın ve meramın mahiyeti olsa gerek. Motto: “Demokratik Yerel Yönetimlerle Demokratik Topluma”... Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve DEM Parti, Bölücübaşı Apo’yu sürecin mimarı ve tarihi sorumlusu ilan etmekliği metne geçirmiş, (beklenir açıklama, şimdiye dek farklı da konuşmadılar). Bilinir ki hesapta eğer bir süreç inşa edilecekse kademe kademe (ürkütmeden) gitmekte fayda var, diyeceğim; ama yok, burada iş öyle değil... Bildirideki bir cümleyi daha öne aldım, gelin okuyalım: “Sayın Öcalan’ın üstlendiği bu tarihi sorumluluğa karşı, Türkiye’nin demokratikleşme süreci hızlıca sonuca ulaştırılmalıdır”. Hülasa aciliyet istiyorlar; fakat her bağlam, şu esrarlı “demokratikleşme” iksirinde saklı. Unutmadan aktarayım ki Türkiye’nin “Avrupa Yerel Yönetimler Özerlik Şartı”na koyduğu çekincelerin kaldırılmasını da talep etmekteler. Olabilir konudur; çünkü uygulamaya bakarsanız (Abdullah TAŞTEKİN ve Hakan AKCA’nın makalesi okumalıktır) çekincelerin çoğu kadükleşmiş. Detaya girmeden başta 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun ilgili maddeleri değişime uğramış. Burada sorun, kanunlardan ziyade yerel yönetim kültürü, demokrasi seviyesi ile terör belası başlıklarında aransa herkese fayda sağlar. Dem Parti’nin ancak şu hevesi olabilir, o da yerel yönetimlere özerklik bahsinde Anayasa’nın temel ilkelerini değiştirmek için uluslararası mesabe ve şartlar ileri süren bir metnin, anlaşmanın sürece tafar olarak dahil edilmesidir. Bu da Kürtlük-mahallî özerklik tartışmalarını ulus-aşırı zemin ve denkleme alma amacına matuf bir niyet olsa gerekir.

Sonuca göre;

“Terörsüz Türkiye” sürecinin bir kanadı yahut kanadın Türkiye’deki siyasi teleği, bu bildiriyle ne mesaj veriyor? İlkin (zannımca) Lider Bahçeli’nin “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” ihdas edilmesine yönelik çağrısına hamle edilmeli. Diğer ifadeyle DEM Parti; “Sn. Bahçeli, başlıklar belli, mecliste bunları tartışalım” demektedir. Ardı ise fiile tâbi: Ceza kanunundan tutun da tavlanmaya başlayan “af” gündemi dahil, yığınla konu, önümüze yelpaze gibi açılmayı bekleyecektir. Uzatmayım ve gelin esası mütalaa edelim. Hazretler ne diyor? Cumhuriyet’in ilk yüz yılı “tekçi” bir kodlamadır! Bu kodlamayı bir sorun olarak muhataplarına [devlete, iktidara ve (iç-dış) kamuoyuna] hatırlatıyorlar. Tekçi kodda açılım/sorun namı ile kastedilen ise Türklük. E... O hep buradaydı; ama (onlar için) 100 yıldır, 40 yıldır (Eruh ve Şemdilli ile başlayan) katliamların mücadele konusudur. Tercümesiyle Türklük, ulus olarak varsa Kürtlük de ulus olarak var! Bizden istenen şu; (tekçi kodu unutun...)

“Tekçi kodlama” bam teli mesele… Vazıh ifade edelim, Kürtçüler, taleplerini eğip bükmeden söylüyorlar: Türk ulusu ile ortak paydada (kabul etmeniz gereken) Kürt ulus kimliğidir, siz (Türkler) huzurla yaşayacaksak (bizi) inkârı bırakın. Ciddidir ve etnik aidiyet olarak Kürt gerçeği tanımının ötesidir bu… Tamam, “Malazgirt, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ile nostalji değil, demokratik ulus kimliği” ile ortak vatandaşlık.

O halde bilelim;

Modern kavramlarla ilerleyip, bir etnili yapıya “ulus” dediğinizde ardına yine modern devlet tanımını getirmeniz gerekir; çünkü devletsiz bir ulus tanımı yoktur. Bu konu, Kürtçü siyasal hareketin ve PKK’nın en iyi bildiği gaye, erek olarak anlaşılmalı. Kavram, irdelenirse millet-ulus farkının detay, ama can alıcı noktasıdır. Kanunla, hükmi vatandaşlıkla, görev ve sorumlulukla bağlanan toplumsal, kültürel ve politik kümeler, bireyi alır; adlandırır, çağırır ve ulus mantığına içselleştirerek ortaya koyar.

Gelişmelerle madem buraya geldik, not düşelim ve anlaşılır olalım. Defaat ile yazıyorum, ülke insanının ekonomik, sosyal, kültürel, ahlaki sorunları dağ gibi birikmişken böyle hassas bir meselede berhava sonuçlar bizi derin yaralar. Yürünen yolda ihtimaller fazla, her çaba mazurdur. Kürt etnili vatandaşların (dikkatle ifade ederim) fazla siyasallaşmadan (varsa) sorunları önem ve çözüm isteyebilir. Önem ve çözüm terör hariç siyasal değil, toplumsal akla ve vicdana dayanır ki çok kaşımamak icap eder.

Buraya dek her konuyu anlıyorum ve vatanseverlik bilinci ile huzurlu bir ülke diliyorum. Dileğimin yanında düşününce idrakinde olduğum hakikati paylaşmam da görevdir. Kestirmeden, dağıtmayarak ifade bulsun: Bu topraklarda gelinen son tarihi nokta Cumhuriyet’in ve ulusal (Türk) kimliğin (adeta kansermiş gibi) ameliyata alınmasını kim isterse cinayete teşebbüs etmektedir. Öncelikle o kötürüm düşünce sahiplerini aydınlatmak ve tarihi gerçeği bildirmek usulen gerekir. Olmadı mı? Tarih kaderini işler. Hangi etnik soydan gelirsek gelelim, Türk ulus kimliği olmadan biz, bu vatanda yarım asır dayanamayız. 100 yıl önce başımıza gelenlerin yinelenmesine asla müsaade etmeyeceğiz, bu da öyle biline!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Murat Taşdan Arşivi

Bir milliyetçinin süreç okumasıdır

22 Mayıs 2025 Perşembe 18:22

Meral Danış Beştaş’a Tavsiyemiz

18 Mayıs 2025 Pazar 05:08