Son günlerde o kadar hukuksuzluk, adaletsizlik, vicdansızlık ve ahlaksızlık olmaktadırki hangisinden bahsetsek anlatmakla bitmiyor. Şahsım bu yaşa kadar, adına ister CEMAAT deyin, ister  HİZMET deyin, isterseniz FE tipi yapı deyin ne sevgi duydum nede muhabbetle baktım. Hele rahmetli OKTAY SİNANOĞLU beyin kitaplarını okuyunca ve özelliklede İNGİLİZCE müfredat olduğu için hiç sevemedim.

Hele sayın genel başkan DEVLET BAHÇELİ beyin referandum,öncesi bazı  ÜLKÜCÜ,TÜRK MİLLİYETÇİSİ  akademisyenlerin göz altına alınması üzerine FETHULLAH GÜLEN'e yazmış olduğu ve gayet nezaket kuralları içerisinde ve anlaşılır, hiç bir satırında hakret ve küçültücü bir cümle olmayan o mektubu üzerinden kopartılan fırtınayı unutmadık. O gün mektup üzerinden sayın DEVLET BAHÇELİ beye hakarette adeta yarışanlar ne yazıkki bu gün hiç yüzleri kızarmadan tamamen  tersine hakaretlerini devam ettiriyorlar.  Bu kişilerinde verdikleri beyanat ve sayın BAHÇELİ beye söyledikleri sözün arkasından şimdilerde CEMAAT düşmanlığınıda isim isim biliyoruz. 


Sayın DEVLET BAHÇELİ düşmanlığını o günlerde sürdüren isminin önüne ve arkasın ÜLKÜCÜ sıfatı takmış o yazısı turası silinmişler hiç utanma duygusu taşımadan, hiç geçmişte o sözleri kendileri söylememiş gibi sayın BAHÇELİ beyi cemaat ile ilişkilendirecek kadar yüzsüz ve utanmazlık içindeler. Bizde bir tabir var bire kardeşim suratında falan hayvanın derisimi çekili, demekki bazı insanların suratında bizim büyüklerimizin söylediği O  mahlükatın derisi çekili olacakki o günkü söyledikleri sözleri, yaptıkları hakaretleri unuttular.

Şahsım o günlerde bir çok internet haber sitesindeki yapılan haberleri gördüm, verilen beyanatları okudum ve altına çok uzun yorumlar yazdım. Yemin ediyorum yazdıklarım sanki bu günlerin gözükmesi, bu günlerin ÜLKÜCÜLER tarafından kestirilmesi idi. Bizler bu günün olaylarını o günlerde tahmin ediyorduk, bize kurulan tuzaklarıda az çok tahmin edebiliyorduk. Ne yazıkki ÜLKÜCÜ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE düşmanlıkda yarışanlar bu konuları çok ama çok iyi kullandı. Ama yüce ALLAH'ın adaletinin yanılmaz olduğunu bizler biliyorduk.

Bu arada cemaat veya hizmet hareketinden ne mahalli idareler seçimlerinde öyle bahse konu olan oy geldi, nede bu 7 haziranda   seçimlerinde sanıldığı gibi M.H.P oy verecekler. Bunu açık net ve anlaşılır bir şekilde görüyoruz ve seçimler yaklaştıkcada daha fazla göreceğimizi tahmin ediyorum. Mesela cemaate yakın insanların nerede ise her ilden bir bağımsız millet vekili adayı vardır. ayrıca bağımsız aday bulamadıkları illerdede kendilerine yakın bir partiyi kurup desteklemek istediler ama onda pek başarı olmayınca SAADET ve BÜYÜK BİRLİK için daha fazla propaganda yaptıkları aşikar.


Bütün bu olanlardan sonra esas demek istediğime gelelim. bizler TÜRK İSLAM ÜLKÜSÜNE gönül vermiş ve yüce ALLAH'ı sevme yarışındada elimize su dökecek birisi yoktur. Bu konuda rüştünü isbat etmiş bir nesil olarak diyorumki TÜRK İSLAM ülkücüsü her türlü zulme maruz kalsada, her türlü kötülüğe muhatap olsada, her türlü zorluğu yaşamış olsada başkasına bunun yapılmasını asla istemez ve o zalimlerin yanında olmaz. Zulme muhatap olan kim olursa olsun.

YÜCE PEYGAMBERİMİZİN ayaklarının altına altığı bu gün bizim maruz kaldığımız IRKÇILIK değildir. ASABİYETTİR. evet Allah RESULÜ ASABİYETİ ayakları altına almış. Asabiyette kısaca kendisinden olan birisinin karşısındaki kendinden olmayan birisine haksız yere zulüm ettiğini görüpte buna ses çıkartmamak veya bir nevi desteklemektir. Yoksa kimse kavmini sevmekden dolayı kınanamaz sözü YÜCE PEYGAMBERİMİZE aittir.

İşte tam bu noktada geçenlerde tutuklanan bir hakimin eşine yapılan zulme her hangi bir MÜSLÜMAN değil insan olan ve azıcık vicdan sahibi kişinin tepki göstermesi gerekmezmi. Nasıl bir anlayış hele nasıl bir MÜSLÜMAN ve İSLAM anlayışı. Gelin deyinki bunu yapan Müslüman. Yok kardeşim bunu her hangi bir bilgisiz Müslümanın dahi yapması mümkün değildir. Sırf hanımını işten atmakla kalmıyorlar aynı zamanda ufacık bir çocuğunuda kıreşten atıyorlar.

Eyyy akıl sahibi insan düşün Allah Billah aşkına düşün, üç yaşında, beş yaşında bir çocuğun var, bu çocuğunu her gün arkadaşları ile cıvıl cıvıl oynarken, aniden bir karar ile ordan atıyorlar ve sen bir kadın olarak gücün yetmiyor. O zaman aklına yukardaki Allah resulünün ayakları altına aldığı asabiyet gelmiyormu. Nasıl bir kin, nasıl bir düşmanlık, nasıl bir vicdan bunu hangi gerekçe ile yaparsan yap sen MÜSLÜMAN olmayı bırak İNSAN bile değilsin. Ufacık bir sabi süpyan çocuğa bu rezilliği reva gören yarın sana ne yapmaz.

Tüm bu olanları bizim insanımızın hafızasının zayıf olduğundan diye düşünüyorum. Nasıl bir topluluk sırf benden değil diye, yada benim sırrımı ifşa etti diye bir hakimi ceza evine at. Tarihte görülmemiş, 12 EYLÜLÜ yaşıyan insanlar olarak o zulüm devrinde bile böyle bir şeye rastlanmamış. hakimi ceza evine atmakla kalma, doktor olan eşi hanımefendiyide hastahaneden at, buda yetmedi ufacık çocuğunuda kreşten at. Neresi bura bir İŞGAL ülkesindemi yaşıyoruz.

Değerli kardeşlerimiz bizler en azından bir çok olayları yaşadık gördük. Onlardan dersler aldık veya alamadık. Ama geçmişimizi hala anlatmıyoruz veya kendimiz övmeyi zul sayıyoruz. mesela rahmetli N. Fazıl  KISAKÜREK'in bu günkü AKAPE veya S.P ile hiç uzaktan yakından alakası yok. Ama bizler sahip çıkmadığımız için bunların elinde tıpkı rahmetli Mehmet AKİF gibi A. NİHAT ASYA ve bir çok değer gibi bunların eline bıraktık. Halbuki N.Fazıl rahmetli M.H.P li idi vede öyle öldü.

 Mesela RAPOR isimli 12 cilt kitabı var. O kitapta bunların iç yüzünü açıklıyor. Orjinal beyaz olan ve bir kısmı geçmişi, bir kısmıda 1977 yılından sonraki gelişmeleri anlatır. Allah aşkına RAPOR-3 orjinalini bulun ve okuyun, o zaman kimin hangi müslüman olduğunu daha iyi anlıyacaksınız. Ne yazıkki yeni diye takdim ettikleri kitapları birleştirmişler ve rahmetlinin doğrudan el yazısı olan sayfaları kaldırmışlar. Ben yeni baskılarını gördüm ama o bahse konu olan sayfaları imha edilmiş.

Son olarak sırf bazı pisliklerini ifşa ettiği için Meral AKŞENER hanım efendiye yapılan o iğrenç, çirkin ve alçak iftirayı yapanların soyunda sopunda bir bozukluk olmasa böyle bir pisliğin içerisinde yer alması mümkün değildir. Bazı devleti yönetenlerin bu şeref yoksunu kişilerin sözlerinden rahatsız olmuş ve üzüntülerini bildirmişler. Ne yazıkki başta başbakan ve cumhur başkanının bundan kendilerine menfaat sağlamak için hiçde rahatsız olduklarına inanmayanlardanım. Eğerki üzülselerdi, sıkılsalardı, rahatsız olsalardı   adı geçen şeref yoksunu, haysiyet cellatı kişilerin hemen işlerine son verirlerdi. Demekki bu sayın Meral AKŞENER hanım efendi bacımızın isim isim söyledi o kişilerin bilgisi ve arzusu ile dile getirilmiş bir iftiradır. Hiç kimse bunun aksini iddia etmesin. Aksi olsaydı o her devrin adamlarını orda bir gün tutmazlardı.