
İsmail Türk
“Tahran’ı Boşaltın!” – Yeni Nesil Savaşın Ayak Sesleri
İsrail’in İran’a yönelik son tehdidi, “Tahran’ı boşaltın, saldırıya başlayacağız” şeklindeydi. Bu söz, sadece bir savaş ilanı değil; aslında çok daha derin, tehlikeli ve kurnazca kurgulanmış bir stratejinin parçası.
Tahran, yaklaşık 20 milyon insanın yaşadığı dev bir şehir. Böylesi bir metropole “boşaltın” demek, aslında “ülkenizin kalbini kendiniz sökün” demektir. Çünkü böylesi bir tehdit, sadece fiziksel değil; psikolojik, sosyal ve siyasal yıkım anlamına gelir.
Kaos, Savaşın En Sessiz Silahıdır
Bu tür tehditlerin amacı bombayla bir hedefi vurmak değil, halkı korkutarak kendi devletine karşı zayıflatmaktır. İnsanlar can korkusuyla yola dökülür, şehirden kaçmaya çalışır, marketler yağmalanır, ulaşım felç olur. Ve en önemlisi: Devlet çaresiz görünmeye başlar.
İşte tam da bu noktada düşman hedefine ulaşmış olur. Savaşmadan kazanmak… Bu yeni dönemin en etkili silahı işte budur: Kaos yaratmak, halkı paniğe sürüklemek ve devleti içeriden çöketmek.
Hedef Devlet Değil, Halk
Bu tarz psikolojik tehditlerde hedef, hükümet binaları ya da askeri üsler değildir. Hedef doğrudan halktır. Çünkü halk korkarsa, dağılırsa, birbirine düşerse, devlet ne kadar güçlü olursa olsun ayakta kalamaz.
Aynı zamanda bu tehdit uluslararası kamuoyuna da mesaj içeriyor: “Bakın, İran kendi başkentini bile koruyamıyor.” Bu algı yaratıldığında, İran üzerindeki baskılar artacak, yalnızlaşacak, içerideki muhalifler cesaretlenecektir.
Ama Her Hesap Tutmaz
Tarihte defalarca görüldü: Dış tehditler, bazen halkları kenetler. İran gibi milli duyguların yüksek olduğu toplumlarda, dışardan gelen bu tür tehditler halkı devletin yanında da toplayabilir.
Ancak bu, devletin krizi nasıl yöneteceğine bağlıdır. Eğer devlet panikleyen halkı sakinleştiremez, şehirde düzeni sağlayamazsa, tehdit amacına ulaşır: Halk kendi devletine olan güvenini kaybeder.
Asıl Savaş Nerede?
Artık savaşlar sadece cephede değil. Zihinlerde, şehir sokaklarında, haber manşetlerinde yapılıyor. İsrail’in bu tehdidi de aslında bir bomba değil; bir zihin silahıydı. Hedef, Tahran’ı değil, İran toplumunu içinden parçalamaktı.
Unutmayalım: Bugünün dünyasında en tehlikeli silahlar bazen susturucusuz tüfekler değil, sessizce korku yayan cümlelerdir. “Tahran’ı boşaltın!” cümlesi de tam olarak böyle bir silah gibi kullanıldı.
Bu yüzden sadece ordular değil, toplumlar da bu yeni nesil savaşlara karşı hazırlıklı olmak zorunda. Aksi halde, bir ülkeyi yıkmak için bir kurşun bile sıkmak gerekmeyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.